6 Ağustos 2016 Cumartesi



 
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım…




Zaman zaman sosyal medyada aliya  (İsrail’e göç etmek)  ile ilgili yazılar çıkıyor. Fikirler alınıp veriliyor. İsrail’i öğrenenler, ya da öğrendiğini zannedenler bildiklerini satışa çıkartıyorlar. Şahane saptamaların yanında bazen yazışmalar amacını aşıyor. Alel acele kaleme alınan metinler yeteri kadar düşünülmediğinden daha sonradan pişmanlıklar yaratabiliyor. Bilinmesini isterim ki, bu yazdıklarımla hiç kimseyi hedef almıyorum. Genel olarak söylüyorum. Çünkü bu salaklığı ben de çok yapıyorum.
KÜLTÜR ÇATIŞMASI...
Şimdi efendim, İsrail denen bu küçücük memlekette her diyardan, her kıtadan, her renkten Yahudiler yaşamakta. Her gelen kendi kültürünü getirmiş. Türkiye’de birisine “memleket nire hemşerim” dediğiniz zaman adam, “Rize, Antep ya da İzmir”  gibi doğduğu şehri söyler. İsrail’de aynı soruyu sorarsanız “Rusya, Bulgaristan veya Arjantin” gibi cevaplar alırsınız. Yani İsrail halkının çeşitliliği çok daha büyüktür. Hatta belki de dünyada en büyük çeşitliliğe sahiptir. Haridisi ile, siyahı ile, beyazı ile, kuzeylisi, güneylisi, her çeşit… Dolayısıyla bir o kadar kültür farklılığı vardır. Yemek çeşitlerinden tutun da kocakarı ilaçlarına kadar bu çeşitliliği görmeniz mümkündür. Ama biz buna “kültürler çatışması” değil “kültür çeşitliliği” diyoruz. Bu bir “kültür mozaiğidir”   ve de çok kıymetli bir şeydir. Fransız kruasanını almış gelmiş, Türkler dönerlerini lahmacunlarını getirmiş. Kuzey Afrikalılar bir balık pişiriyorlar bilmem kaç saat fırında kalıyor, acayip bir şey,  bir de kuskusları var ki…Etopyalılar’ın o rengârenk kıyafetleri, İsrail’in humusu, falafeli,  var oğlu var. Yunan müziği, Rusların balesi…Bu zenginliktir, güzelliktir, ne mutlu İsrail’e ki, bu zenginliğe sahip. Burada kültür çatışması yok. Söz konusu bile değil. Herkes elindekini, kucağındakini ortaya koymuş, beğenen ortadan alıyor. Kimse kimseye benimki iyidir, böyle olacak demiyor. Kimse kimseye dayatmıyor. Oh be, bundan iyisi Şam’da kayısı…

KONUŞANIN KİMLİĞİ DEĞİL, SÖYLEDİĞİ ÖNEMLİDİR.
Bu memlekette herkes konuşma hürriyetine, fikir beyan etme şansına sahiptir. Üstelikte İsrailliler konuşmayı çok severler. Bağıra bağıra konuşurlar. Hepsi bir arada ve bir ağızdan. Derler ki, 3 Yahudi’nin olduğu yerde 5 fikir vardır. Ancak konuştuğunuzda sizi dinlerler mi dinlemezler mi orasını bilmem. Bu size bağlı. Biraz da neyi nerede nasıl konuştuğunuzla ilgili. Anlattığınız şeyi gerçekten biliyorsanız,  o konuda bilgili iseniz, yer ve zaman olarak da isabetliyse sizi herkes dinler. Konuşanın bulaşıkçı ya da temizlikçi olduğuna bakılmaz. İsrail’de insana önem verilir. Halk parasına göre, ya da yaptığı işe göre sosyal sınıflara ayrılmamıştır.  Kısaca anlatana değil, anlattıklarına bakılır. Kitabın yazdıklarına bakarlar, cildine değil. Öyle de olmalıdır kanaatimce.
Bir de yalnız İsrail’de değil her yerde zamanlama önemlidir. Maçın son beş dakikası, her an gol gelebilir, sen yanındakine sosyal eşitlik hakkındaki tezini anlatıyorsun, yapma be abi, seni kim dinler şimdi? İstersen Karl Max ol.  
İSRAİL BÜTÜN YAHUDİLERİ SEVER...
İsrail devleti dünyanın her yerinde yaşayan Yahudileri vatandaşı sayar. Gerektiğinde yardıma koşar. Bunun sayısız örnekleri var. Hatta evlerden uzak,  ölüm vakalarında bile vatandaşının yanındadır. Yok öyle İsrail zenginleri sever. Yok öyle İsrail’de parayı verdin mi düdüğü çalarsın. İstediğin kadar para ile gel bakalım, yatırabiliyor musun bankaya? O paranın temiz vergilendirilmiş para olması lazım.  Yoksa yatıramazsın. Bu memleket kara paranın iskelesi değil. Bu memleket uyuşturucu baronlarının ülkesi değil. Bu memleket kirli siyasetçilerin ülkesi değil,  silah kaçakçılarının ülkesi değil ve olmayacak.
Etopyalılar çok mu zengindiler? Onlar Yahudi idiler. Ve İsrail onları ülkelerine efsanelere konu olabilecek maceralarla getirdi…
(Etopyalılar’ın İsrail’e getiriliş hikâyesi-Matuko -  http://ankarali-102.blogspot.co.il/ )
Hele hele Suriyeli kızların İsrail’e getirilişi… O kızların düşman topraklardan çıkarılışı… Mossad ajanları yakalanırlarsa kesin olarak idam edileceklerini biliyorlardı. Ama gittiler… Bile bile gittiler… O Yahudi kızlarını kurtarmak için gittiler…
(Suriyeli kızların hikâyesi - Battaniye operasyonu -  http://ankarali-18.blogspot.co.il/ )
“İsrail zengini sever” derseniz yok abi, olmadı, katılmıyorum. Haksızlık etmeyin ülkeme. İsrail her Yahudi’yi sever demeniz lazım.
ALİYA MI DEDİN?
Şu bir gerçek ki, her kesin dediği gibi aliya yapmak kolay iş değil. İnsan karşı mahalleye taşınsa sorun yaşar. Lisan sorunu var. İklim sorunu var. İş güç sorunu var. Bunun yanında kısıtlı para gibi,  yaş gibi, meslek sahibi olmamak gibi olumsuz sorunlar da varsa işler daha da zorlaşacaktır.
Fakaaaat, bunu yanında bir sürü yardımcı olacak olanaklar var. Biletinizi verirler, ilave valiziniz varsa diye onun bile parasını verirler. Sizi karşılarlar,  kalacak yer verirler, lisan okuluna gönderirler. İlk altı ay harcamalarınıza yardımcı olurlar. Sonraki altı ayda iş bulamazsanız yine paralar verirler. Gelir gelmez sağlık sigorta kapsamına alırlar. İş bulmanız için yardımcı olurlar. Daha bir sürü, bir sürü yardımlarda bulunurlar.
Bütün bu zorluklar aşılır. 1-2 senede her şey yoluna girer. Yeter ki iste. Burada tutunanların büyük bir kısmı İsrail’i sevenlerdir. Çoğu İsrail’e toz kondurmazlar. Ne yalan söyleyeyim ben de biraz öyleyim.  Bu öyle bir aşktır ki her zorluğa katlanırsın hatta o zorluklar sana kolay gelir, dahası hoşlanırsın bile. “Ben nerede yaşayayıııım, orada mıııı, burada mıııı? Acaba nerede daha çok rahat ederiiiim? Orada havalar nasııııl? ”  diye düşünüyorsan buralar sana zor olur be abi. Buraya benim toprağım diye geleceksin, şoförlük de yapacaksın, icabında pazarcılıkta. Ben yaptım. 6 ay pazara çıktım. Sabah 4 te kalktım gece 11 de yattım. Altmış küsur yaşındaydım…
Ama sana sorduklarında  “benim ismim Aaron” diyeceksin, “benim ismim Salamon” diyeceksin “Selim değil. Salamon”. Hatikvayı (İsrail milli marşı) işittiğinde ağlayamıyorsan, bayram geldiğinde magen davidi  (İsrail bayrağı) arabana, balkonuna koyamıyorsan, sabahları kalktığında gökyüzüne bakıp Baruh HaŞem (Allah’a çok şükür) diyemiyorsan bu memlekette sana Allah kolaylık versin…
İsrail’e, burası İsrail olduğu için gelinir. 
Bana, “sen daha aliyanın heyecanını yaşıyorsun” diyen kardeşim haklı, hala yaşamaktayım. HaŞem (Rabbim) bana nasip etsin, ölene kadar yaşayayım…
Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım…
Göç etmeyi düşünen Yahudi kardeşlerim,  bu haftaki yazımı aşağıdaki VDO ile bitirmek istiyorum. Bir dinleyin bakalım. 3000 senelik Yahudi genleriniz uyanacak mı?

Sevgiyle kalın, hoşça kalın…

Aaron Baruch  (Ankaralı)